Buğdaydaki yükseliş durdurulamıyor
Bir ayda fiyatı yüzde 20 artan ekmeklik buğdaydaki yükselişin önüne geçilemiyor. Ekmeklik buğdayın tonu 600 YTL'yi gördü. Konya Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Kara, buğday fiyatlarındaki tırmanışın başlıca sebebi olarak TMO'nun ithalatta gecikmesini gösteriyor
04/03/2008
RADİKAL - İSTANBUL - Türkiye'nin yoğun siyasi gündeminde kendine fazla yer bulamayan tarım, aslında en önemli gündem maddesi olması gerektiğini, artan buğday fiyatlarıyla gösteriyor. Türkiye Konya Ticaret Borsası (KTB) Başkanı Mehmet Kara, ekmeklik buğday fiyatının bir ayda yüzde 20 oranında arttığını belirterek, "Ekmeklik buğdayın tonu 600, makarnalık buğday ise 800 YTL'ye kadar çıktı. Ekmek fiyatları da artacak" dedi. Kara, bu artışın başlıca sebebi olarak TMO'nun ithalatta gecikmesini gösteriyor. Kara, Toprak Mahsülleri Ofisi'nin (TMO) 26 Şubat 2008 tarihli ihale ile 100 bin ton buğday ithalatı gerçekleştirdiğini, mart ayı içinde piyasaya 100 bin tona yakın buğday satmayı planladığını belirtti.
'İç piyasada panik var'
TMO'nun ithalatta geç kaldığını, piyasayı regüle edemediğini savunan Kara, iç piyasada yükselen talebin karşılanamaması ve yaşanan panik yüzünden fiyatların arttığını ifade etti. Kara ayrıca, fiyatlardaki artışın 2007 yılının kurak geçmesinden kaynaklandığını ve bir nedeninin de dünyada yaşanan ekonomik sarsıntılar olduğunu vurguladı. Kara şöyle devam etti:
"Fiyatlar özellikle temmuz ayından sonra yükseldi. Tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ısınma sorunuyla daha da değer kazanan tarımda fiyatlar yükseldi. Özellikle de Türkiye'de fiyatlar dünya fiyatlarının iki katına çıktı. TMO da ithalatta geç kalınca, fiyatların en yüksek olduğu döneme denk geldik. Ayrıca gümrük vergileri de bunu etkiledi. Şimdilerde gümrük düşürüldü ama o dönem yüzde 8 gerçekleşti, bunda da devlet geç kaldı. Yani en büyük sorunumuz zamanlamayı tutturamamamız."
'Mısırın önemi artacak'
Kara şunları söyledi: "Biz sezon boyunca ithalatın gerekliliğinden bahsettik. Tabii ki girdileri artan çiftçi için fiyatların yükselmesi olumlu, ancak diğer taraftan 70 milyon tüketiciyi unutmamak lazım. TMO, Bakanlar Kurulu'nun kendisine verdiği regülasyon görevini, zamanında ithalat yapmadığı için yerine getiremiyor. 200 dolara ithal edebileceği buğdayı şimdi 500 dolara alamıyor.
2007 Temmuz-Ağustos döneminde ithalat gerçekleşseydi 200 dolara ürün alınacaktı. Bu ithalat gecikince şimdi buğday 530-550 dolarlara çıktı. 200 dolarla daha kolay regülasyon sağlanırdı." Buğdayın sadece ekmekte kullanılmadığını, birçok üretimde hammadde olarak yer aldığını belirten Kara, "Buğday fiyatları artınca, buğday yerine mısır kullanılmaya başlanıyor, mısırda artınca arpaya geçiliyor. Hangisi ucuzsa onu kullanmaya başladık. Ayrıca önümüzdeki birkaç yıl içinde mısır ve buğday çok daha önem kazanacak. Endüstride kullanımı yaygınlaşacak." şeklinde konuştu.
4 milyon ton hububat açığı
2007 yılında yaşanan kuraklık yüzünden 4 milyon ton hububat açığı olduğunu ancak yine de geç harekete geçildiğini vurgulayan Kara şöyle devam etti:
"Ekonomide sağduyu olmuyor. Ürünü zamanında alıp, istenildiğinde piyasaya sürerek ayarlama yapmalısınız. Fiyatlar halen yükseliyor. Bunun sonucunda da elinde malı bulunan çiftçi, tüccar ve sanayici pozisyonunu koruyor. Fiyatların nerede durmasını istiyorsan ona göre müdahale yaparsın. Ekmeklik buğdayda gümrük vergisinin sıfıra indirilmesinde de geç kalındı. Halen ithalatta da geç kalınıyor. Demek ki fiyatlardaki yükselişin durması istenmiyor. O zaman aklımıza buradan farklı kazançlar mı sağlanıyor düşüncesi geliyor."
TMO'nun kendi eliyle spekülatörlere fırsat tanıdığını iddia eden Kara, "Hasat dönemine, yani mayıs ayına kadar ekmeklik buğdayın tonunun 700 YTL'ye ulaşma ihtimali var. Mayısta ürününü bu fiyattan satan çiftçiye bu hasat döneminde 475 YTL gibi bir fiyat açıklamak da hükümeti zor durumda bırakır. Çiftçi, 700 YTL'ye satarken 475'e indiği gerekçesiyle ayağa kalkmaz mı?" dedi. Mehmet Kara, TMO'nun talebe ve fiyat artışına bakarak ithalatta daha hızlı hareket etmesi, Bakanlar Kurulu'nun kendisine verdiği görevi yerine getirmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
'Mahsul yine az olacak'
Buğdayda yaşanan arz sıkıntısı üretici ve satıcıları tedirgin ediyor . Şu anda piyasada fabrikalarda kullanılacak kaliteli ürünün iyice azaldığını belirten Konya'da hububat ticareti yapan Uğur Sanyer, geçen yıl yaşanan kuraklığın tarımı çok kötü etkilediğini ifade etti. Dünya piyasasında da fiyatların yüksek olduğunu vurgulayan Sanyer şunları söyledi: "Türkiye'de makarna ihracatı çok yüksek. Ancak şu anda piyasada makarnalık buğday bulmak çok zor. Bu da fiyatları artırıyor. Ağustos ayından itibaren fiyatlar ikiye katlandı. Çitçiler mahsulün bu yıl da az olacağını düşünüyor. Hatta birçok çiftçi buğdaydaki bu sıkıntıdan mısır ekmeye başladı."
Borsa artışla kapandı
Hisse senetlerinin günlük ortalama değer artışı yüzde 1,27 oldu.
05.03.2008 17:20İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, günlük bazda yüzde 1,27 artışla kapandı.
Endeks İkinci seansta 475,24 puan artarak 43.468,03 puandan kapandı. Hisse senetleri ikinci seansta ortalama yüzde 1,11 oranında değer kazandı.
İlk seanstaki 69,76 puanlık artış dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 545,00 puan yükseldi.
Enflasyon bir virüs gibi Çin’den dünyaya yayılacak
Artan petrol ve gıda fiyatları enflasyonu tetiklerken temel korku şu:
Çin’de enflasyon maaşları, maaşlar ülkeden dünyaya ihraç edilen tüketim ürünlerinin fiyatını artıracak ve enflasyon virüs gibi yayılacak
Ekonomistler ikinci bir tehlikeye daha dikkat çekiyor: Enflasyon psikolojik sınırı geçerse hem tüketici hem yatırımcı gelecekteki zamları şimdiden davranışına yansıtacak, beklenti bugünkü enflasyonu tetikleyecek.
Artan enerji fiyatları ve Çin gibi hızla gelişen ülkelerde yaşanan tüketim patlaması, dünyayı yeni bir enflasyonist dalganın içine soktu. Hububat fiyatlarında rekor artışlar ve petrol fiyatlarının 120 doları geçmesi, tüketicilerin alım güçlerinin üzerinde büyük baskı oluşturmaya başladı.
İlk darbe fakirlere
Dünya tükettiği kadarını üretmekte zorlanıyor. Enflasyon işte bu nedenle tüm dünyada rekorlar kırmaya başladı. Ancak ilk darbeyi, ailelerin bütçelerinden aslan payını gıda ve ulaşıma ayırdığı gelişmekte olan ülkeler yedi. Gıda fiyatlarındaki artış karşısında Afrika ülkelerinde vahşi, hatta zaman zaman ölümcül gösteriler yapılırken, Dünya Bankası 33 ülkede gelişmelerin politik ve sosyal krize neden olabileceği uyarısında bulundu.
Şimdi Dünya Bankası gıdada yaşanan krizin önüne geçebilmek için acilen 500 milyon dolarlık bir fon oluşturulması için çalışıyor. Ancak kendileri de enflasyon tehditi altındaki gelişmiş ülkelerin manevra yapmak için çok fazla alanı da yok. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Jean-Claude Trichet de bunu onaylıyor: “Bugün euro bölgesinde 15 ülkede yaşayan gelir düzeyi düşük kesim için fiyat istikrarı çok kritik bir önem arz ediyor.”
Avrupa Merkez Bankası bir süredir faiz oranlarını düşürerek sıkı bir para politikası izliyor. Ancak bölgede büyümedeki yavaşlamaya karşı harekete geçilmesinin de şart olduğu vurgulanıyor.
Sonuçta enflasyon beklentisi bile bireylerin tüketiminden yatırımlara kadar ekonominin pek çok alanını baskı altına alıyor. Tecrübeler de gösteriyor ki enflasyon bir kez yükselişe geçti mi tüketiciler ve yatırımcılar, geleceğe dair öngördükleri fiyat artışlarına şimdiden tepki veriyor. Bu durum enflasyonu ateşliyor. Gelişmekte olan ülkelerde enflasyon için bu psikolojik sınırın yüzde 2.0 olduğu belirtiliyor. Avrupa Merkez Bankası’nın euro bölgesi için en üst enflasyon limiti olarak bu rakamı belirlemesinin ardında bu istatistik yatıyor.
Enflasyon spirali
Ekonomistlerin en derin korkusu da işte bu noktada yaşanıyor: Enflasyon spirali ya hızla gelişen ülkelerde başlayarak tüm dünyaya yayılırsa... Çin’de enflasyon Şubat ayında yüzde 8.7’e çıktı. Hükümetin 2008 hedefi ise yüzde 4.8’di. Eğer Çin’in enflasyonu düşürme çabası başarılı olmazsa, maaşlar artacak, zamlar tüm dünyaya ihraç edilen tüketim ürünlerinin zamlanmasını beraberinde getirecek. Bu, enflasyonun gelişmekte olan ülkelerden dünyaya yayılmasına neden olacak.
09.05.2008
Garanti Bankası’na 600 milyon euroluk yılın en yüksek kredisi
Garantİ Bankası 600 milyon euro ile yılın en yüksek sendikasyon kredisine imza attı
İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen törende, uluslararası piyasalardan sağlanan kredinin 1 yıl vadeli olduğu ve faiz ile komisyonlar dahil, ’euribor artı yüzde 0,675’ faizle sağlandığı açıklandı.
2008’in en yüksek tutarlı borçlanması sayılan kredi anlaşmasına 15 farklı ülkeden 31 banka katıldı. İmza töreninde konuşan Garanti Bankası Genel Müdürü Ergun Özen, küresel finansal krizin geçen yazdan itibaren etkilerini göstermeye başladığını hatırlatırken, krizin dünyadaki genel görünümü değiştirdiğine işaret etti.
Özen, yapılan kredi işleminin 31 önemli bankanın Türkiye’nin potansiyeline güveni ve Garanti Bankası ile ilişkilerine olan sadakati ortaya koyduğunu söyledi.
Özen: Bu büyük bir başarı
Garanti Bankası Genel Müdürü Özen, alınan kredinin faizine ilişkin olarak ise şunları kaydetti: “Uluslararası piyasalarda kredi ve likiditeye bağlı sorunların en üst seviyede hissedildiği, çok büyük bir bankacılık krizinin yaşandığı ve dünyanın önde gelen bankalarının maliyetlerinin tarihi zirvelere çıktığı bir dönemde, kredimizi, tutarını azaltmadan, sadece yüzde 0.2 gibi küçük bir maliyet artışı ve 30’dan fazla bankanın katılımıyla yeniledik. Bu büyük bir başarı.”
10.05.2008
1 YTL’nin altındaki çay fiyatına, ÇAYKUR’da 20 siyah çelenkli protesto
Bu yılın yaş çay alım fiyatının 85 YKr olarak açıklanması üreticiyi kızdırdı.
Fiyatın 1.10-1.25 YTL olmasını talep eden üreticiler, hayal kırıklığına uğradıklarını açıkladı
TARIM ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, 2008 yılı yaş çay alım fiyatını 85 YKr olarak açıkladı. Bu fiyatın 11.3 YKr’sini destekleme primi oluştururken, yaş çay fiyatında geçen yıla oranla yüzde 16.4’lük artış yapıldı.
Sezonun erken başlaması nedeniyle yaş çaya verilecek fiyatı da, geçmiş yıllara göre daha erken açıkladıklarını ifade eden Eker, “Hükümete geldiğimizde çayın fiyatı bugünkü parayla 32 YKr idi. 2003’te çiftçilerin desteklenmesi çerçevesinde birçok üründe olduğu gibi çayda da prim uygulaması başlattık ve fiyatı yüzde 40.6 artırdık. Çay fiyatlarında 2004’te yüzde 16.6 , 2005’te yüzde 11.4 , 2006’da 11.1 artış sağlandı. Geçen yıl da 64 YKr taban fiyat, 9 YKr prim olmak üzere 73 YKr fiyat açıklamıştık. 2007’deki artış, bir önceki yıla göre yüzde 12.3’lük bir atışa tekabül ediyordu. Bu yıl da, gelişmeleri dikkate alıp, yaptığımız maliyet hesabı ve üzerine üretici refahını da koyarak çayı toplam 85 YKr’ye alacağız” açıklaması yaptı.
25 YKr altında
Hükümetin verdiği fiyatı tatminkar bulmayan Rize Çay Üreticileri Dayanışma Derneği üyeleri ise Çaykur Genel Müdürlüğü önünde toplanarak bina önüne 20 siyah çelenk bıraktı. Fiyatı protesto eden üreticiler ayrıca getirdikleri yaş çayları da genel müdürlük binasının önüne döktü.
Rize Çay Üreticileri Dayanışma Derneği Başkanı Mustafa Muavin, “1.25 YTL taban fiyat istiyorduk. Ancak beklediğimizin çok çok altında bir fiyat verildi. Yazıklar olsun. Biz 1 YTL’nin altında olması halinde Çaykur’un önüne bin tane siyah çelenk bırakacağımızı söylemiştik. Ancak polisin engellemesiyle karşılaşınca 20 çelenk bırakabildik” diye konuştu.
Fiyatın beklentilerin çok altında gerçekleştiğini belirten Rize Ziraat Odası Başkanı Nevzat Paliç ise, “Yaptığımız maliyet hesaplarında yaş çayın 1.10 YTL olmasını talep etmiştik. Ancak verilen fiyat bizim verdiğimiz fiyatın 25 YKr altında. Bu fiyat karşısında memnun değiliz. Bizi büyük hayal kırıklığına uğrattı. Başbakanımız bölgede. Kendisiyle görüşüp en azından destekleme priminde bir iyileştirme yapmasını isteyeceğiz” dedi.
10.05.2008
Amerika panikte: Aracım için ya benzin bulamazsam
Uluslararası piyasalarda ABD ham petrolünün varil fiyatı 126 doları geçerek yeni bir rekor kırdı
Uluslararası piyasalarda ABD ham petrolünün varil fiyatı 126 doları da geçti. ABD ham petrolünün varil fiyatı Haziran ayı teslimi 2.51 dolar artarak, 126.20 dolara yükseldi. Londra Brent tipi ham petrolün varil fiyatı ise 125.90 doları gördü.
Ekonomistler petrol fiyatlarında yaşanan yükselişin kısa sürede son bulmayacağı görüşünde birleşirken ilk kez yapılan “kriz” yorumları petrol fiyatlarının yeni bir tarihi rekor kırarak 126.2 dolardan işlem görmesinde büyük rol oynadı. Uzmanlara göre, petrol fiyatlarının rekor kırmasında fiyatlar 20 dolar seviyesinde iken üretim yatırımı yapılmaması ve bugün gelinen noktada dünya petrolünün 4’te birini tüketen ABD’de otomobil kullanımının en yoğun olduğu yaz aylarında istasyonlarda yeterli dizel ile benzinin bulunamayacağı endişesi etkili olmaya başladı.
OPEC: Üretim artmaz
Uzmanlara göre, OPEC’in üretim artırmaması durumunda ABD petrol krizi ile karşı karşıya kalabilecek. İstasyonlarda petrol bulmak zorlaşacak.
Piyasa uzmanları, fonların ham petrol piyasasına aktığını, etkisini yitiren jeopolitik korkular ile yüksek kalorifer yakıtı fiyatlarının piyasaya destek verdiğini ve artışların kısa sürede bitmesinin beklenmediği konusunda birleşti. Tüm bu gelişmelere karşın “daha fazla petrol üretimi yapılması” çağrılarını aylardır reddeden OPEC ise fikrinin değişmediğini açıkladı. OPEC’den bir yetkili, dünya petrol piyasalarında arzın yeterli olduğunu, doların değer kaybetmesiyle OPEC ülkelerindeki gelirin artış göstermediğini belirterek petrolde artış olmayacağının sinyallerini verdi. OPEC yetkilisi ayrıca yükselişin petrolün yatırım aracı olarak kullanılmasından kaynaklandığını da sözlerine ekledi.
Nijerya kilit rol oynuyor
Afrika’nın en büyük petrol ihracatçısı Nijerya’da petrol işçilerinin grevi ve bölgedeki istikrarsız üretimin ne kadar devam edeceğinin bilinmemesi de kilit rol oynuyor. Grev ve ardından yaşanan terör eylemleri nedeniyle bölgenin en büyük üretimini gerçekleştiren Shell üretimine tarih belirtmeksizin ara vermişti.
10.05.2008
Tehlike çanları çalıyor.Cari açıkta rekor artış
Türkİye’nİn cari açığı büyümeye devam ediyor. Cari açık Mart’ta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 37 artarak 3 milyar 35 milyon dolardan 4 milyar 157 milyon dolara yükseldi. Merkez Bankası verilerine göre, ödemeler dengesindeki dış ticaret açığı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 31.8 oranında artarak 4 milyar 63 milyon dolara yükseldi. Hizmetler kalemindeki fazlanın yüzde 39.2 oranında artması sonucu 757 milyon dolar net gelir kaydettiği, gelir dengesi kalemindeki net giderlerin yüzde 61.3 oranında artarak 1 milyar 31 milyon dolara ve cari transferlerden kaynaklanan girişlerin yüzde 26.8 oranında artışla 180 milyon dolara yükseldiği gözlemlendi. Bu gelişmeler sonucunda Ocak-Mart döneminde cari açık, geçen yıla göre yüzde 30.3 arttı ve 9 milyar 240 milyon dolardan 12 milyar 40 milyon dolara yükseldi. Yıllık cari açık ise ilk kez 40 milyar doları aşarak Mart sonu itibarıyla 40 milyar 375 milyon dolar oldu.
Aylar Cari açık Milyar YTL)
Ocak -4.072
Şubat -3.811
Mart -4.157
3 aylık -12.040
12.05.2008
Piyasadaki sıkışıklığın nedeni dünyadaki gelişmeler değil Merkez
Bankası
Sanayi Bakanı Çağlayan, memleketi Muş’ta Merkez Bankası’nın politikalarını eleştirdi
Bölgesel, sektörel ve proje bazlı teşvikleri öngören yeni şok teşvik sistemini yıl sonuna kadar çıkaracaklarını söyleyen Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, sanayi envanteri çıkarma çalışmaları çerçevesinde geldiği memleketi Muş’ta Merkez Bankası’nın (MB) politikalarını eleştirdi. Piyasadaki likidite sıkışıklığının tek sebebinin Merkez Bankası’nın fiyat istikrarını sağlamak için yarattığı baskı olduğunu söyledi. Çağlayan, şunları kaydetti: “Piyasada yaşanan likidite sıkışıklığının nedeni Merkez Bankası politikaları mı, dünya piyasaları mı? Şimdi parayı yöneten kuruluş MB olduğuna göre cevap koca bir evet. MB piyasadan YTL çekerek, likidite darlığı yaratıyor. Fiyat istikrarı sağlamaya yönelik bir politika anlayışı var. Nitekim faizleri belirleyen MB’nin Para Kurulu Politikası değil mi? Yani burada bir arıza var. MB’nin uygulamalarına, piyasada yarattığı likidite darlığına rağmen enflasyon konusunda maalesef istenilen seviyeye gelinemedi. Konulan hedefle ortaya çıkan enflasyon rakamları birbirinden çok uzak.”
İstifa sorunu benim değil
Piyasalarda gerek esnaf kesiminde, gerekse KOBİ’lerde en büyük problem ciddi bir likidite sıkışlığı yaşandığını tekrarlayan Çağlayan, şöyle devam etti: “MB piyasadan Türk Lirası emerek fiyat istikrarı sağlayacağını zannetti. Maalesef onda da başarılı olamadı. Türkiye’yi koymuş olduğu hedefin iki katın üzerinde bir enflasyon ile karşı karşıya bıraktı. Ben bunu söylerken siz şimdi diyeceksiniz ki ’Topu Merkez Bankası’na atıyor. Ama hakikaten top MB’de. Fiyat istikrarını sağlamak onun görevi.”
Çağlayan, bunun Merkez Bankası Başkanı’nın başarısız olduğu ve istifa etmesi anlamına gelip gelmeyeceğine ilişkin bir soruya ise, “İstifa işi beni ilgilendirmiyor. O başkanın vereceği bir karar” cevabını verdi. Son günlerde Merkez Bankası’nın faiz yükselteceğine ilişkin sinyaller olduğunu kaydeden Çağlayan, “Merkez Bankası’nın faiz indireceği günler geride kaldı” dedi.
12.05.2008
İnşaatçının nefesi kesildi
Son yıllarda yaşanan büyümenin lokomotifi olan inşaat sektörü hız kesince pek çok projede işler durdu.
ABD’de başlayan mortgage krizinin Türkiye’ye yansıması olarak değerlendirilen sektördeki durgunluk müteahhitleri zor duruma soktu. Büyük heyecanla başlanan milyar dolarlık projeler kaynak bulmakta sıkıntı çekerken, bazı firmalar da borçlarını ödemekte zorluğa girdi. Piyasada böyle bir sıkıntı yaşandığını göre yılların duayen inşaatçısı İbrahim Cevahir, yarım kalan projelere teklif götürmeye başladı.
Cevahir Holding Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Cevahir gazetelere verdiği ilanlarla zorda kalan müteahhitlerin yarım kalmış projelerini almaya hazır olduğunu belirtti. Dün gazetede yayınlanan ilanda “İstanbul-İzmir ve Ankara’da bulunan en az 200 daire ve 10 bin metrekare ve üzeri olan yarım kalmış inşaatlarınızı satın alabiliriz” ifadesi dikkati çekti. İlanda isim yazmıyordu. Ancak araştırdığımızda sözkonusu ilanı verenin yılların kurt işadamı İbrahim Cevahir olduğu anlaşıldı.
İlanı verenin kendisi olduğunu doğrulayan Cevahir Holding’in patronu İbrahim Cevahir, “Kimse şu anda içinde bulunduğumuz durgunluğu hesaplamadı. Büyük heyecanla, milyar dolarlık temeller atıldı. Şimdi birçok proje yarım kalmış, ilerlemiyor” dedi. Müteahhitlerin projelerini cesaretle başladığını anlatan Cevahir, “Kriz inşaatı olumsuz etkiledi. Müteahhitler bankalara olan borçlarını ödeyemiyor. İnşaatlara başlanırken daireleri bitmeden satabileceklerini planladılar. Satamadılar. Şimdi birçoğu batma endişesi içinde. Ben küçük kârlarla büyük ve ciddi projelere talibim. Bunları alarak kaldıkları yerden devam etmek istiyorum. Zira yüzlerce hatta binlerce proje yarım kalmış durumda” diye konuştu.
Cevahir’i yaparken demirin tonu 235 dolardı, şimdi 1.700 dolar
İBRAHİM Cevahir, konut satışlarındaki durgunluğun yanısıra inşaat malzemesi fiyatlarındaki artışın da müteahhitleri çok zorladığına dikkat çekti. Cevahir “Ben alışveriş merkezini yaparken demiri 235 dolardan almıştım. Şu anda 1.600-1.700 dolarlara çıkmış durumda.” diye konuştu “Bende para var” diyen Cevahir, Şişli’deki Cevahir Alışveriş Merkezi’nde yüzde 50’lik payını Kuveyt Yatırım Ajansı’na 2 yıl önce 400 milyon dolara satmıştı.
ÜFE’ye değil mal grubundaki artışa bakılsın
KAMUDAN iş alan müteahhitler, demir fiyatlarındaki artış nedeniyle “mağdur duruma düştüklerini” belirterek, oluşan fiyat farkının yüklenicilere “doğru yansıtılabilmesi” için ilgili kararnamede değişiklik yapılmasını istiyor. Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Genel Başkanı Şükrü Koçoğlu, demirin Aralık ayında ton fiyatının KDV hariç 779 YTL olduğunu, 4 ay içinde yüzde 90 artarak, 1.478 YTL’ye ulaştığını belirterek “Aynı dönemde ÜFE ise yüzde 12. İdarelerin ÜFE’ye değil, malzeme gruplarındaki artışa göre fiyat farkı ödemesi zorunlu olması gerekir” dedi.